Söyleşi

TheCATwork

2012 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olan Büşra Koçak, 2016 yılında aynı üniversitede Mimari Tasarım yüksek lisans eğitimine başladı. 2015 yılında kurduğu THECATWORK / theCreativeArchitecturalTeamwork ile yurt içi ve yurt dışında çeşitli projeler üreten mimar, 2017 yılında Burak Haznedar’la birlikte IV. Uluslarası Antalya Mimarlık Bienali’ne “Adeta Mükemmel” projesi ile katılım sağladı. Koçak, THECATWORK ile üretimlerine devam ederken, 2020 yılından beri de Yıldız Teknik Üniversitesi’nde stüdyo yürütücüsü olarak görev alıyor.

2013 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olan Berk Arinç, 2016 yılında aynı üniversitede Proje ve Yapım Yönetimi programında yüksek lisans eğitimine başladı. 2015’te kurucu ortağı olduğu Rhizome Architects ile yurt içinde ve yurt dışında çeşitli projeler üreterek; uluslararası alanda Ctrl+Space’in açmış olduğu Hamburg Hybrid Housing yarışmasında mansiyon ödülü kazandı ve İmmo Ofis Bodrum projesi ile 2016 Arkitera Mimarlık Yıllığı’nda yer aldı.

THECATWORK / theCreativeArchitecturalTeamwork’te ortak çalışmalarını sürdüren Koçak ve Arinç; M-Ofis, A602, Serdivan 127, Meltem Beach & Rooms ve UrbanPark projeleriyle Arkitera Mimarlık Yıllığı’nda yer aldılar. İkilinin A602 projesi ayrıca Archist 2019 Homeart Jüri Özel Ödülü’ne uygun görüldü.

www.thecatwork.com


Projeleriniz için öncelikli olarak tercih ettiğiniz, bağ kurduğunuz özel markalar var mı? Ne gibi kriterler firmalar ve markalar ile bağ kurmanızı sağlar?

Markaların kendi kurumsal değerlerinden ziyade, genellikle ürünleri üzerinde detaysal farklılıklar ve tasarıma özgü çözümler gerçekleştirebilen markalar ile çalışmalarımızı yürütmeyi tercih ediyoruz. Geliştirdiğimiz tasarımlarda talep ettiğimiz ürünler, çoğunlukla özel detaylar barındırıyor. Bu nedenle bu özel talepleri karşılayabilecek esneklikte, bünyesinde üretimi de olan, detay ve uygulama konularında bizimle aynı dili konuşabilecek markalar her zaman önceliğimiz oluyor. Bunun da; tasarımın, tedarik edilebilen malzemenin elverdiği ölçüden ziyade, tasarımcının kontrolünde devam edebilmesine olanak sağladığını düşünüyoruz. Her tasarımın kendi içerisinde geliştirmiş olduğu bu eşsiz detaylar da projenin kendine özgü niteliklerini artırıyor. Her ne kadar bu iletişimi yürütmeye aşina olduğumuz markalar ve çözüm ekipleri olsa da her zaman projelerimizin gelişimine katkı sağlayacak yeni firmalar ile tanışmaktan memnuniyet duyuyoruz.

Projelerinizde kullanacağınız ürünler için karar verme süreci ofisinizde nasıl işliyor? İdeal bir materyal seçim sürecini nasıl tanımlarsınız?

Çoğu mimari ofis gibi bizim de zaman içerisinde biriktirmiş oluğumuz ve sürekli güncellediğimiz bir numune arşivimiz var. Projelerin ilk tasarım aşamasından itibaren, her aşamada bu arşivden yararlanıyoruz. Tasarımdaki detaylar ortaya çıktıkça, yeni numune talepleri, detay üretimleri, diğer seçimler ile olan ilişkiler gibi birçok değişken ile projeye dair seçimlerimizi belirlemeye başlıyoruz. İşveren sunumu, saha ve atölye ziyaretlerinde de bu seçilen ürünler her daim yanımızda oluyor. Son satın almalar onaylanana kadar da bu malzeme seçimleri değişmeye devam ediyor. Buna ek olarak da her ölçekteki detay için mock-up, kesit maketler, 3d modellemeler ile de saha ve atölye üretimlerindeki soru işaretlerini de gidermeye çalışıyoruz. Süre ve bütçe baskısının olmadığı bir ütopyada, süreci bu şekilde yönetmeye çalışıyoruz. Bazı malzeme seçimlerinde, sahada yapılan üretimlerin ortaya çıkmasını dahi beklemek isteyebiliyoruz. Malzeme seçim sürecinin, projenin tasarım ve üretim aşamalarının her kısmında tekrar değerlendirilerek ilerlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ana tasarım kararlarımızı ise malzemeye endeksli bir şekilde yapmamaya gayret gösteriyoruz. Bu sayede tasarımların bütçe etkisiyle yaşanacak olası değişikliklerden minimum etkilenmesini amaçlıyoruz.

Yapı malzemeleri üzerine son gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Hangi kaynaklardan faydalanıyorsunuz?

Yeni malzemelerle tanışmamızı sağlayan yazılı mecralar ile birlikte günümüzde tüm malzeme içeriklerine ve uygulama detaylarına istediğimiz an internet üzerinden kolayca erişebiliyoruz. Tasarımın ileri gelen süreçlerinde soru-cevaplı tanıtımlar, uygulama ziyaretleri veya birebir numuneler ile aktarılan bilgilerden de çokça faydalanıyoruz. Bu nedenle düzenli olarak, firma temsilcileri ile hem süregelen projelerimiz hem de yeni malzeme tanıtımları için ofisimizde buluşarak kendimizi güncel tutmaya çalışıyoruz. Ek olarak, üretim tesisi ve fuar ziyaretleri ile yurt içi ve yurt dışında beğendiğimiz uygulanmış işleri ziyaret ederek de kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Projelerin her biri kendi girdileri ile kendi detaylarını geliştirdiği için; her bir proje bizim için yeni bilgiler ile geliyor. Hem tasarım hem de uygulamanın içerisinde olarak, tasarım-uygulama ilişkisinde kendimizi ister istemez sürekli bir devinim içerisinde bulmamız kaçınılmaz. Firmalarla aramızda kurduğumuz bu düzenli ilişki sayesinde de kendimizi güncel bilgiye erişmek konusunda avantajlı hissediyoruz.

Projelerinizde imzanız olarak adlandırabileceğiniz, olmazsa olmazınız bir malzeme var mı?

Tasarımlarımızın uzun yıllar hayatta kalacağını düşünerek, her daim doğada var olan, yaşayan malzemeleri, dokuları, renkleri, tasarımlarımızın üslubu ve beğenilerimiz doğrultusunda kullanmayı tercih ediyoruz. Bugüne kadar birçok projemizde kullanarak, her daim tasarımlarımızı doğru ifadelendirdiğine inandığımız, aklımızdakileri doğru yansıtan bir malzeme ve renk skalamız tabii ki var. Uygulama detaylarına, maliyetine ve tedarik şekline de zaman içerisinde hakim olduğumuz bu malzemelerin genel özelliklerinden bahsetmemiz gerekirse; doğal, işlenebilir, zamansız olarak nitelendirebiliriz. Özellikle de doğal taş ve ahşap grubunda, belirli renk tonu ve yüzey dokusu tercihlerimiz var. Bu malzemelerin hem birbirleriyle hem de başka dokularla olan ilişkileri üzerine sürekli denemeler yaparak projelerimizde kullanmaya çalışıyoruz. Ancak tabii ki projenin bütçesi, işveren talepleri, tasarımın yönlenişi ile değişiklikler yapabiliyoruz. Tasarımlarımızı olmazsa olmaz bir malzemenin üzerine kurgulamamaya çalıştığımız için bu malzemeler için ‘öncelikli tercihlerimiz’ diyebiliriz.

Türkiye yapı endüstrisinde eksikliğini hissettiğiniz ürünler var mı?

Ülkemizdeki yapı malzemesi çeşitliliği konusunda, son yıllarda çok iyi bir noktaya ulaşmış olduğumuzu söyleyebiliriz. Bugün, global ölçekte örnek aldığımız projelerde kullanılan, beğendiğimiz malzemelerin ve markaların çoğunu ülkemizde tedarik edebilir durumdayız. Buna ek olarak yerelde, muadil nitelikli üretimlerimizin de süreç içerisinde arttığını görüyoruz. Malzeme çeşitliliğinin fazla olması, her ne kadar yeni tasarım çizgilerinin oluşması konusunda teşvik edici olsa da, yine de biz, iyi ve zamansız bir tasarımın, malzeme seçiminden etkilenmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Yapının kendi oranlarında, kütlesel hareketlerinde, temel malzemelerin detay farklılıklarında tasarımımızı şekillendirmeye çalışıyoruz. Böylece yapıda kullanılacak malzemelerin cinsi, ismi, niteliği ana tasarım kararlarının ve sonuç ürünün önüne geçmemiş oluyor. Bu nedenle de yapı sektöründe ürün eksikliğinden etkilenmediğimizi söyleyebiliriz.

İlgili Yazılar
Söyleşi

Doğan Mete

3 Mins read
2005 yılında Haliç Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olan Doğan Mete, eğitim hayatının hemen ardından İstanbul’da tarihi yarımada bölgesinde kendi ofisi Doğan Mete…
Söyleşi

Çağıl Akçurin

3 Mins read
Özellikle projelere getirdiği “haute couture fonksiyonellik” ve “sofistike yalınlık” ile tanınmaktadır. Tasarladığı kamu-özel iş birliği olan Beşiktaş Kahvaltıcılar Sokağı ve Mimarlar Odası…
Söyleşi

Ayşegül Güner

3 Mins read
İstanbul’da 2002 yılından beri edindiği deneyimi 2008’de AAD Architects&U.WE Design çatısı altında birleştiren Mimar Ayşegül Güner, mimarlık, iç mimarlık ve kentsel tasarım…