Söyleşi

Ayça Taylan ve Nail Egemen Yerce

Ayça Taylan, 2008 yılında Istanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. On yıl boyunca İtalya, Çin ve Türkiye’de mimari tasarım ofislerinde, proje mimarı ve proje yöneticisi olarak çalıştı. Erginoğlu&Çalışlar Mimarlık’ta yer aldığı projelerden Tarsus Sev İlköğretim Kampüsü, 2010’da Ulusal Mimarlık Ödülü’ne ve 2016’da Yapı Dalı Başarı Ödülü’ne layık görülürken; proje yürütücülüğünü yaptığı Studio Santral projesi 2016 World Architecture Festival’de finale kaldı.

Nail Egemen Yerce, 2003 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. 2007’de İstanbul Teknik Üniversitesi Mimari Tasarım Yüksek Lisans Programı’nı tamamlayan Yerce, eş zamanlı olarak farklı ofislerde projeler geliştirdi ve kendi tasarladığı projeleri uyguladı. 2013’te “OrfiSera” projesi ile East Centric Architecture Triennale’ye katıldı, 2015 İSMOB’ta “Masura” projesi ile En İyi Stand Yarışması’nda birincilik ödülü aldı.

Taylan ve Yerce’nin Studio Loft projesi, Türkiye Mimarlık Yıllığı 2016 seçkisine girdi, Berlin’de düzenlenen WAF 2017 Creative Re-Use kategorisinde Türkiye’den finale kalan tek proje oldu ve 2019’da BIG SEE Interior Design Awards’ta ödül aldı. The Path projeleri ile 2020’de Frame Awards ve 2021’de German Design Awards’da ödüle layık görülen ikilinin Avlu Apartman projesi, Türkiye Mimarlık Yıllığı 2020’ye seçildi. Taylan ve Yerce, farklı ölçekteki çalışmalarına İstanbul ve Münih ofislerinde devam etmekte.


Projeleriniz için öncelikli olarak tercih ettiğiniz, bağ kurduğunuz özel markalar var mı? Ne gibi kriterler firmalar ve markalar ile bağ kurmanızı sağlar?

Firma ya da marka ile oluşan bağın en başında sundukları ürünler geliyor tabii. Sonrasında ise proje tasarlanırken ürün seçim aşamalarında firma ya da markaların sağladığı destek etkili oluyor. Hızlı geri dönüş, teknik konularda aydınlatıcı bilgileri sağlaması, gerektiğinde çizimlerle desteklemesi, numune göndermesi veya mock-up yapması gibi konularda çabukluk, projeye zaman kazandırıyor. Bunlar üzerinden firma ya da markalarla kurulan bağlar gelişiyor diyebiliriz.

Projelerinizde kullanacağınız ürünler için karar verme süreci ofisinizde nasıl işliyor? İdeal bir materyal seçim sürecini nasıl tanımlarsınız?

Projeye uygun olabileceğini düşündüğümüz ürünleri alternatifli olarak belirliyoruz. Sonra bunları bütçeleriyle birlikte teknik açıdan sıkı bir şekilde araştırıyoruz. Firmalar ile görüşüyor, aklımızda oluşan soruları paylaşıyor, onlardan gelen ek bilgileri de araştırma havuzumuza koyuyoruz. Bu arada numuneleri de farklı gün ışığı etkileri altında gözlemlemeye alıyoruz. Mock-up, replika üretimini çok önemsiyoruz. Bu aşamalardan geçerek projeye en uygun malzemeyi saptıyoruz. İdeal bir materyal seçim sürecini, yeniyi denemekten çekinmeyen, iyi üreticilerle birlikte araştırmaların ve denemelerin bol olduğu projelere özel yeni malzemeler üretmek ve bunları sahada yapılacak birebir mock-uplar aracılığı ile görmek gibi tarifleyebiliriz.

Yapı malzemeleri üzerine son gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Hangi kaynaklardan faydalanıyorsunuz?

Pek çok farklı kaynak bu takibi yapmamıza yardımcı oluyor. Ofise gelen dergiler – ki RAF Ürün Dergisi de bunların başında yer alıyor – yeni çıkan ürünler hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlıyor. Bunun dışında firmalardan gelen mail, katalog ve numuneler yararlı oluyor. İnternette ilgimizi çeken projelerin malzeme araştırmalarını yapmak da bizim için bir kaynak oluyor diyebiliriz. Son olarak bu dönemlerde gerçekleştiremesek de yurt içi ve dışında gerçekleşen fuarlara katılmak da malzemeler hakkında önemli bir keşif alanı oluyordu.

Projelerinizde imzanız olarak adlandırabileceğiniz, olmazsa olmazınız bir malzeme var mı?

Bilindiği gibi her projenin kendine özgü koşulları oluyor. Bu koşullar doğal olarak malzeme seçimlerini de etkiliyor ve her projede farklı malzemeler gündeme geliyor. Bu anlamda her projede kullandığımız imza bir malzeme olmuyor ama malzeme seçimlerimde önemsediğimiz kriterler oluyor. Bunları sağlayan malzemeler, seçimlerimiz arasında daha çok yer alıyor. Daha çok doğal ve kendi gibi olan, üretimi ve sonrasında doğaya çok yük getirmeyen, dayanıklı ve fiyat-performans anlamında da dengeli malzemeleri seçmeye özen gösteriyoruz.

Türkiye yapı endüstrisinde eksikliğini hissettiğiniz ürünler var mı?

Yapısal ahşabın ve ahşap yapı teknolojisinin bu endüstri içinde henüz yeterince yer almadığını düşünüyoruz. Umuyoruz ki gelişim aşamasında olan bu alanın ürünleri daha yaygınlaşıp kullanılır hale gelir.

İlgili Yazılar
Söyleşi

Doğan Mete

3 Mins read
2005 yılında Haliç Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olan Doğan Mete, eğitim hayatının hemen ardından İstanbul’da tarihi yarımada bölgesinde kendi ofisi Doğan Mete…
Söyleşi

Çağıl Akçurin

3 Mins read
Özellikle projelere getirdiği “haute couture fonksiyonellik” ve “sofistike yalınlık” ile tanınmaktadır. Tasarladığı kamu-özel iş birliği olan Beşiktaş Kahvaltıcılar Sokağı ve Mimarlar Odası…
Söyleşi

Ayşegül Güner

3 Mins read
İstanbul’da 2002 yılından beri edindiği deneyimi 2008’de AAD Architects&U.WE Design çatısı altında birleştiren Mimar Ayşegül Güner, mimarlık, iç mimarlık ve kentsel tasarım…