Söyleşi

Mert Uslu

Projeleriniz için öncelikli olarak tercih ettiğiniz, bağ kurduğunuz özel markalar var mı? Ne gibi kriterler firmalar ve markalar ile bağ kurmanızı sağlar?

Malzeme, tasarım sürecimizin başlangıcından sonuna kadar ayrılmaz bir parçası. Markalar açısından bakıldığında ise; süreç içerisinde sıklıkla kullandığımız, bizim için ürün kalitesi ve tasarım ilişkisi bağlamında ayrı değer taşıyan markalar mevcut. Bu değeri çoğunlukla markaların inovatif çizgileri belirliyor. Buna ek olarak, bir ürünün kullanımında markanın teknik destek ve çözüm konusunda gösterdiği hassasiyet de başka bir tercih sebebi. Bu bağlamda markaların tasarımcılarla kurduğu iletişim, yine bir tasarımcı üzerinden sağlanıyorsa bu kesinlikle o markayı bizim için bir adım öne geçiriyor. Çünkü iletişimde olduğunuz marka temsilcisiyle aynı dili ve duyarlılığı taşıyabilmek süreci daha hızlı hale getiriyor. Bu noktada belki de daha doğru bir ifadeyle ofis olarak öncelikli tercihimizi; bir markanın ürün kalitesi, vizyonu ve verdiği profesyonel hizmet belirliyor denebilir.

Projelerinizde kullanacağınız ürünler için karar verme süreci ofisinizde nasıl işliyor? İdeal bir materyal seçim sürecini nasıl tanımlarsınız?

Tasarım senaryosu oluşurken, projeyle bütünleşecek ve onu malzeme diliyle de ön plana çıkaracak süreci eş zamanlı olarak kurguluyoruz. Birbirini besleyen bir süreç organizasyonu olduğundan, tasarımın başlangıcında seçilen bir malzeme süreç içerisinde yerini bulamıyorsa ya da istenilen etkiyi bizim açımızdan sağlayamıyorsa alternatifler düşünülüyor veya tamamen farklı malzemeler üzerinden süreç yeniden organize ediliyor. Bu noktada birincil kriterimiz doğal olanı sadece görüntü itibariyle vermeye çalışan yapay bir malzemeyi tasarım sürecine dahil etmemek. Ofis olarak mock-up’ı önemsiyoruz, bazen günlerce tasarladığımız bir cephe yüzeyini bir mock-up ile bambaşka bir biçime dönüştürebiliyoruz.

Bunun dışında kullanacağımız ürünleri belirleme sistemimizin ikiye ayrıldığı söylenebilir. İşverenin kamu ve özel olarak ayrışması, söz konusu bu ikiye ayrılmayı belirliyor. İhale kanunu gereği işverenin kamu olduğu noktada her unsurun önceden belirlenmiş olması gerekiyor. Dolayısıyla kamuya ilişkin sistem, tasarım süreci esnasındaki değişikliklere çok zor izin veriyor. Mevcutta yürüttüğümüz bu tür işler mesleki kontrolörlüğü içermediğinden söz konusu projelerin malzeme seçiminden uygulama biçimine kadar detaylandırılmasını tasarımın başlangıç aşamasında gerçekleştirmeye gayret ediyor ve özen gösteriyoruz. Özel sektöre yapılan işlerde süreç içerisinde daha esnek olduğumuz söylenebilir. Bu bağlamda istenilen etkiye sahip olamayacak bir üründen vazgeçmek de çok daha kolay olabiliyor. Nitekim şantiye aşamasında ürünü yerinde görerek vazgeçtiğimiz çok örnekle de karşılaştığımızı belirtmeliyim. Ürünü yerinde denemek, o ortamın içerisinde hissederek deneyimlemek çoğu zaman keyifli olabiliyor. İdeal materyal seçim süreci için ise; işverenin kararı tamamıyla tasarımcıya bıraktığı bir tasarım organizasyonu içerisinde, seçtiğimiz ürünün kendisine ve tüm teknik detaylarına kolaylıkla erişebildiğimiz bir ortamı önemsiyor ve tercih ediyoruz.

Yapı malzemeleri üzerine son gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Hangi kaynaklardan faydalanıyorsunuz?

İstediğimiz nitelikte ve doğru ürüne ulaşabilmek için araştırma sürecine çok önem veriyoruz. Bunun için ciddi zaman ayırdığımızı belirtmeliyim. Açıkçası RAF Ürün Dergisi bizim için önemli bir kılavuz oluyor, burada gördüğümüz ürünler belli bir süzgeçten geçerek dergide kendine yer bulmuştur izlenimi veriyor çoğu zaman. Bu bağlamda ilk defa kullandığımız pek çok nitelikli ürüne RAF aracılığıyla ulaştığımızı söylemeliyim.

Projelerinizde imzanız olarak adlandırabileceğiniz, olmazsa olmazınız bir malzeme var mı?

İmzamız olarak ayrıştıracağımız bir malzeme seçimimiz yok. Tasarladığımız yapının içinde bulunduğu yer ile ilişkisi üzerine sorgulamalar yapıyoruz. Bu sorgulamalar zaten bizi doğru malzemeye götüren temel bileşen oluyor. İmza olarak nitelemesek de sıklıkla tercih ettiğimiz malzemeler mevcut tabii ki. Birçok projede brüt yüzeyler kullanmayı tercih ediyor, özellikle metal malzeme ile çalışmayı seviyoruz. Yapaylıktan uzak ve yapıyla bütünleşen her malzemeye kendimizi yakın gördüğümüzü söyleyebilirim.

Türkiye yapı endüstrisinde eksikliğini hissettiğiniz ürünler var mı?

Elbette var. Örneğin beton, yeni sistem ve teknolojilerle daha sürdürülebilir kılınabilir ve ayrıca daha geniş açıklık ve formlara uygun hale getirilmesi de mümkün olabilir. Nitelikli olan pek çok malzeme mevcut fakat uygulama alanları ne yazık ki kısıtlı. Özellikle hareketli sistemlerde kusursuz detay çözümleri yeterince mevcut değil.

İlgili Yazılar
Söyleşi

Doğan Mete

3 Mins read
2005 yılında Haliç Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olan Doğan Mete, eğitim hayatının hemen ardından İstanbul’da tarihi yarımada bölgesinde kendi ofisi Doğan Mete…
Söyleşi

Çağıl Akçurin

3 Mins read
Özellikle projelere getirdiği “haute couture fonksiyonellik” ve “sofistike yalınlık” ile tanınmaktadır. Tasarladığı kamu-özel iş birliği olan Beşiktaş Kahvaltıcılar Sokağı ve Mimarlar Odası…
Söyleşi

Ayşegül Güner

3 Mins read
İstanbul’da 2002 yılından beri edindiği deneyimi 2008’de AAD Architects&U.WE Design çatısı altında birleştiren Mimar Ayşegül Güner, mimarlık, iç mimarlık ve kentsel tasarım…